Geçmişte Otobüs Yolculukları
Çocukluğumuzda At arabaları ve faytonlarla kısa yolculukları hep yapardık ama
uzun yola gitmek çocuklar için o kadar kolay değildi. Bafra'dan otobüslerle
yanlızca İstanbul, Ankara, Trabzon, İzmir gibi büyük şehirlere otobüslerle
yolculuk yapılırdı. Haftada veya ayda birde olsa olsa ya evimizden yada
komşularımızdan biri bu şehirlere gider, bu yolculuğu da biz çocuklar günler
öncesinden haber alırdık. Kenarlarına köşebent çakılmış Iğdır Valizlerine
doldurulan birkaç parça eşya ile uğurlanan yolcuların arkasından bulabildiğimiz
bir su kabına su doldurur ve giden yolcunun arkasından su gibi hızlı gidip
gelmesini dileyerek dökerdik. Eller otobüs gözden kaybolana kadar havada kalır
gidenin yakınlarının gözyaşları birbirine karışırdı.
Seyahatlerin mutlaka bir nedeni olurdu, turizm kelimesi ise yalnızca firmaların
isimlerine ilave edilen bir şeydi. Bafra Turizm otobüs işletmesi de bunlardan
sadece biriydi, en geçerli yolculuk nedenleri, mal almak, askerlik, eğitim ve
sağlıkla ilgili olanlardı. Şöyle bir İstanbul'a bir gideyim değişiklik olur diye
yola çıkılmazdı.
Hayallerimizde her zaman İstanbul'u görmek vardı. Bende ne
yapıp edip annemi ve babamı ikna ederek İstanbul yolcusu adayı olmayı
başarmıştım. Benimde arkamdan su dökecekleri gün yanaşmış sömestr tatilinde
İstanbul da oturan halama gidecektim. Günler süren heyecanlı ve uykusuz geçen
bir beklemeden sonra arkamdan su dökülmüş yola çıkmıştım. Bileti günler
öncesinden almamıza rağmen yola çıktıktan sonra oğlum yerini bize verirmisin sen
gençsin arkada oturarabilirsin bak bizim yanımızda küçük çocuğumuzda var sözünün
ardından kendimi 45 numaralı koltukta bulmuştum. Meğer otobüsün en berbat
koltuğu arka beşli sıraymış, eh ne yapalım yolculuk böyle bir şeymiş diyerek
durumu kabullenmiştim. Otobüs hareket ettikten bir süre sonra sanki yangın
çıkmış gibi otobüsün içi dumanla dolmuştu yarış mı ediyorlardı bilmem, herkes
çekinmeden sigara içiyor dumandan rahatsız olup ağlayan bazıları kundaktaki
çocukları kimse düşünmüyordu. Zaten öyle bir kültür henüz oluşmamıştı insanlığın
en yüksek seviyede olduğu yılları yaşasak da sağlık ve hijyenden kimsenin
çaktığı yoktu. Hava kararıyor akşamla gece arası saatte önceden hazırlanmış
börek, pasta, dolma gibi yiyeceklerde çıkınlardan peş peşe çıkıyordu. Annem
benim içinde aynı şeyleri hazırlamış bende cemaate uyarak birazda heyecanın
vermiş olduğu durumdan iyice acıkmıştım, yemekler yenmiş ön sıralardan soyulan
mandalina ve portakal kokuları gelmeye başlamıştı. O kokuyu bugün hiç bir meyva
dan almak mümkün değil bir kamyon mandalinayı veya portakalı da soysanız o
kokunun günümüzdeki meyvalardan çıkacağını hiç sanmıyorum. Gece yolculuğu devam
ediyor bazıları gibi benimde uykum geliyordu, uyumuşum taki bir elin beni dürtüp
kalkarmısın demesine kadar, meğer oturduğum beşli sıranın arkasında bulunan cama
bitişik küçücük ve rahatsız yerde şoförlerden biri uyurmuş, kalktık yer verdik
tabi. Otobüs bir süre gittikten sonra mola vermiş çaylar şirketimizin
armağanıdır anonsunu da duymuştuk. Bulaşık suyu gibi de olsa bedava olduğu için
herkes çayını içmiş ihtiyaçlar giderilip yola çıkmıştık. Sabah saatlerinde
İstanbul'a varmış Avrupa yakasına gitmek için arabalı vapur kuyruğuna da
girmiştik. Bir taşla iki kuş vurmayı o günlerde öğrenmiştik kısa sürse de vapur
yolculuğunu da tadacaktım. Artık çocukken gerçek, olduğunu sandığım taşı toprağı
altın olan İstanbul’dayım. Topkapı da halamın oğlu beni karşılayıp almış 10 gün
süren ilk İstanbul gezimde böylece başlamış oluyordu.
Şimdi İstanbul'a kimin ne zaman gittiği, ne zaman geldiği belli bile değil.
Gidenin ardından su döken de yok. Samsun’dan sadece İstanbul’a her gün 7 uçak
kalkıyor. Şairin dediği şimdi İstanbul da olmak vardı anasını satayım şiiri
artık hiçbir şey ifade etmiyor. Ben bugün İstanbul’dayım ne apartman
komşularının nede arkadaşlarımın haberi bile yok.
HOŞÇAKALIN
YAZAR: Recep Yılmaz / Bafra-SAMSUN
Geçmişte Otobüs Yolculukları
Bizi geçmişe götüren, unuttuklarımızı ve hayallerimizi yeniden canlandıran, yaşadıklarımızı bize güzel bir tebessümle hatılatan "Geçmişte Otobüs Yolculukları" yazısı için sayın Recep Yılmaz'a teşekkür ederiz.